Follow Erkan Arkuttan Güncel Yazılar on WordPress.com

Atatürk’ün dinsiz olduğunu savunanlara kapak olsun!

Ataturk-6

Atatürk Türk milletinin anlaması için Kuran’ı Türkçe’ye tercüme ettirmiştir.


Yıllarca Atatürk’ü bize dinsiz olarak tanıttılar, sanki dinimize karşı olan biri gibi gösterdiler. Oysa Atatürk dinimize düşman değil, yobazlığa ve gericiliğe düşmandı. Cebinde sürekli Kurantaşır, sürekli hafızlarını çağırttırıp Kuran okuturdu. Atatürk, Peygamber efendimizin üstün ahlakını da kendisine örnek almış ve onun çok güçlü bir imana sahip son Peygamber olduğunu da her fırsatta dile getirmiştir:

‘O’nun hak peygamber olduğundan şüphe edenler, şu haritaya baksınlar ve Bedir destanını okusunlar. Hz. Muhammed (sav)’in bir avuç imanlı Müslümanla mahşer gibi kalabalık ve alabildiğine zengin Kureyş ordusuna karşı Bedir’de kazandığı zafer, fani insanların karı değildir; O’nun peygamber olduğunun en kuvvetli işareti işte bu savaştır.

Atatürk peygamberimize çok hürmet ederdi. Peygamberimizin çok sağlıklı bir muhakemeye vakıf olduğuna kaniydi. Bir gece Hz. Peygamberin askeri dehasından bahsediyordu…
Onun dine, fikre karşı saygılı bir kişiliği vardı. Kuran’a çok hürmeti vardı. Yanında üç hafız vardı; Hafız Yaşar, Hafız Hüseyin ve Hafız Mehmet. Ben o hafızları onun yanında, Çankaya’da tanıdım. Saygıyla dinlerdi. Onun karşı olduğu, yobazlardı.” Vasfi Rıza Zobu’nun Atatürk’le ilgili bu sözleri de, materyalistlerin din karşıtı olarak göstermek istedikleri Atamızın, aslında sadece dine zarar veren yobazlara karşı olduğunun açık bir delilidir.

Aynı materyalist iddialara Sabiha Gökçen (Manevi Kızı)’in verdiği cevap ise şöyledir:
Bir sabah, Ata’nın elini öpmek üzere yanına girdim. İşleri ile meşguldu. Bir süre ayakta bekledim, birden derin bir iç geçirdi ve ‘Allah’ dedi. (O bunu sık sık tekrarlardı.) Atatürk hakkında evvelce çok şeyler duymuştum, bu tesirle olacak, bir hayli şaşırdım. O’nun ağzından Allah kelimesini duymak beni şaşırtmış ve heyecanlandırmıştı. Ata’nın yüzüne şaşkın bir şekilde bakmış olacağım ki; ‘Sen dindar mısın?’ diye sordu. Ben de ailemden aldığım din terbiyesiyle ‘Evet, dindarım’ dedim ve bu cevabımı nasıl karşılayacağını anlamak için ürkek ürkek yüzüne baktım. Cevabım hoşuna gitmişti. ‘Çok iyi… Allah büyük bir kuvvettir. O’na daima inanmak lazımdır.’ dedi ve bu konuda uzun uzun izahat verdi. Ben de o zaman anladım ki, Atatürk hakkında söylenenlerin aslı yoktur ve Ata bütün söylenenlerin hilafına dindar bir insandır.

Atatürk’ün şu sözleri de Kuran’a ve dinimize ne kadar bağlı olduğunu gösteriyor:

“Bizim dinimiz en tabi ve makul dindir ve ancak bundan dolayıdır ki son din olmuştur. Bir dine tabii olmasi için akla, fenne, ilme ve mantığa uygun olması lazımdır. Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur.” (Atatürk’ün S.D. II, 1923, s. 127)

“Ey millet! Allah birdir, sani, büyüktür. Allah’iın selameti, atifeti ve hayrı üzerinize olsun. Peygamberimiz Efendimiz Hazretleri, Cenab-ı Hak tarafından insanlara dini hakikatleri tebliğe memur ve resul olmuştur. Koyduğu esas kanunlar cümlemizce malumdur ki Kur’ani azimüssandaki husustur. İnsanlara feyz ruhu vermiş olan dinimiz son dindir, temel dindir. Çünkü dinimiz akla mantığa hakikate tamamen uyuyor. Eğer akli mantığa, hakikate uymamış olsaydı bununla diğer ilahi ve tabi kanunlar arasında aykırılıklar olmalı gerekirdi. Çünkü bütün kanunları yapan Cenab-ı Haktır.” (Atatürk’ün 7 Şubat 1923 tarihinde Balıkesir’de Zağanos Paşa Camii’nde vermiş olduğu hutbeden bir bölümdür.)

Kaynaklar:

1. Hakikati Tasvir, “Ş.Günaltay’ın Anıları” (A. Gürtaş, s. 26)

2. 54 S. Arif Terzioğlu, Yazılmayan Yönleriyle Atatürk, s. 88, 89